| |||||||||
| |||||||||
“105 yıl önce Bediüzzaman Said Nursi’nin Doğu’nun birlik ve beraberliği için anadilde eğitim konusundaki çalışmaları ve girişimleri günümüzde gerçekleşmeye başlamaktadır” dedikten sonra belgelere dayalı olarak şöyle yazıyor:
“Said Nursi, İstanbul’da 1908’de Doğu’da eğitim kurumları ve üniversite kurulması için Sultan Abdülhamid’e mektup yazmış, 1922’de TBMM’de Mustafa Kemal ile görüşmüştür. 1950’den sonra ise Adnan Menderes’in, Erzurum’da açacağı Atatürk Üniversitesi’nin açılışı ile ilgili Adnan Menderes’e mektup yazmıştır. Said Nursi’nin bir üniversite projesi olarak sunduğu Medresetüzzehra, Doğu’da Türk, Kürt, Arap ve Farsların kaynaşması için bir projedir. Said Nursi, Sultan Abdülhamid’e 1908’de verdiği dilekçede, Medresetüzzehra fikrini anlatmıştı. Bölgenin huzur ve mutluluğu için gerekli gördüğü bu düşünceyle o zamanın yönetimi ilgilenmedi. Eğitim dili olarak Said Nursi, “Arabî vacip, Kürdî caiz, Türkî lâzım” diyerek Medresetüzzehra’nın üç dilde eğitim yapacağını belirtir. Kürtçeyi mahalli dil, Arapçayı ilim ve iletişim dili, Türkçeyi de resmi ve siyasi dil olarak kabul etmiştir. Buradan, Arapçanın dini vecibelerden dolayı öğrenilmesi gerektiğini, Kürtçenin günlük hayatta serbestçe kullanılabilmesini, Türkçenin ise sosyal hayatın bir gereği olarak herkes tarafından bilinmesinin faydalı olacağını anlıyoruz. Ayrıca, Bediüzzaman Said Nursi, halka ulaşmada mahalli lisanlara öncelik verilmesini vurguladıktan sonra, bilginin ortak bir dille ifade edilebilmesi gerektiğini dile getirmiştir. Said Nursi, eğitim projesi için Mustafa Kemal’den destek alır. Said Nursi, 1922’de TBMM’ye davet edilir. Ankara’da, mevcut 200 mebustan 163’ünün imzası ile 150 bin lira, o zaman paranın kıymetli vaktinde aynı o üniversite için vermeyi kabul ve imza ederler. Mustafa Kemal de Said Nursi ile görüşerek destek vereceğini ifade eder. Ancak dönemin değişen şartlarından dolayı proje tamamlanamaz. Eğitim çabası içinde olan Mustafa Kemal de Batı’da Ankara Üniversitesi’nin Doğu’da da bugünkü Erzurum (Atatürk) Üniversitesi’nin kurulmasının talimatını verir. (Yeni Asya’nın notu: O dönemde M. Kemal’in Medresetüzzehra’ya verdiği destek sözünün geçersiz kalmasının sebebi, rejimin kısa bir süre sonra eğitimde çok farklı bir tercihe yönelmesi, medreseleri kapatması ve din eğitiminin tamamen kaldırılmasıyla sonuçlanacak bir süreci başlatmasıdır. Erzurum Üniversitesinin kuruluşu ise 1950’den sonra DP hükümeti döneminde gerçekleşmiştir.) Her ülkenin bürokratik yazışmalarında ve ortak konularda birlik sağlamak için kullandığı bir resmi dili vardır. Türkiye’nin resmi dili de Türkçedir. Bu, devlet yönetiminde birliğin sağlanması için gereklidir. Ancak bu durum insanların anadillerini konuşmalarına engel olmamalıdır.” Yalçın Bayer Hürriyet, 5.10.2013
|
7 Ekim 2013 Pazartesi
ANADİLDE EĞİTİM İÇİN BEDİÜZZAMAN'I DİNLEYELİM
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder