1 Eylül 2013 Pazar

ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ İLİŞKİLERİ



Öğretmen – Öğrenci İlişkisinde Önemli Olan Nedir ?

Öğretme – öğrenme sürecinin etkili olabilmesi için öğrenen ile öğreten  arasında çok özel bir ilişkinin kurulması gerekir
Öğretmen-öğrenci arasında ki bağı oluşturan etkenler:
Etkili Konuşma:
Konuşma , insan ilişkilerinde yapıcı olduğu kadar yıkıcı da olduğundan, öğrenciyi öğretmene yakınlaştırabildiği gibi uzaklaştırabilirde…
Etkili Dinleme:
Her anne-baba ve öğretmen biyolojik olarak çocukları dinleyecek organlarla donatılmış olduğunu bilir. Her zaman dinleseler de, duyduklarını sandıkları şey, çocuğun anlatmaya çalıştığı şey olmayabilir. Bu arada öğrencileri dinlemenin uygun zamanı da vardır.
Kimi zaman sınıfta ya da teneffüste bir şey öğretirken öğrencinin davranışlarını düzen bozucu, kabul edilemez bulduğumuzda , “iyi dinle!” önerisini bir tarafa bırakmalıyız. Böyle durumlarda güçlü iletimizi göndermemiz ve öğrencilere haklarını çiğnediğini vurgulamamız gerekir. Bu tür iletileri, onları savunmaya itmeden ve duygularını incitmeden iletebileceğini göstermeliyiz.
Öğrenciler , öğretmenin kendilerini yanlış anladığını, güvenmediğini, bir kenara ittiğini, aşağıladığını, küçük düşürdüğünü ya da eleştirerek değerlendirdiğini hissederse, beden eğitimi, resim eğitimi gibi en ilgisini çeken derslerde bile sıkılır ve öğrenmeye inatla karşı koyarlar.
Her  Zaman Karşılaşılan Disiplin Sorunu İle İlgili Ne Yapmalı ?
Öğretmenlerin sınıfa girdiklerinde, disiplin kurmak için zaman yitirmek yerine, öğretmek istemeleri doğaldır.
Bir grup öğretmen kendilerini yeterli ve becerikli bulduklarından, sınıfta disiplin sorunu ile karşılaşmayı pek beklemezler.
Bir grup öğretmense disiplin kurmaları gerektiğinde, bu olayın sevimsiz olduğunu öğrenmişlerdir. Onlarda uğraşmak değil öğretmek , öğrencilerin öğrendiklerini görmekten duyulan zevk ve gururu tatmak isterler.
PEKİ YANLIŞ NEREDEDİR ?
Neden bu kadar çok öğretmen öğretimle geçmesi gereken zamanın büyük bölümünü sınıfta düzeni kurmak için harcar?
Çünkü, öğretmenler genelde disiplini ceza tehtidleri , cezalar ya da sözlü utandırmalarla ve suçlamalarla sağlamayı öğrenmişlerdir. Ne yazık ki bu yöntemler iyi sonuç vermez. Genelde bastırıcı ve güce dayanan yöntemler direnci, başkaldırmayı ve karşılık vermeyi kışkırtır. Bu tür baskılar öğrencilerin davranışlarında değişiklikler oluşturmakla birlikte, öğretmen sınıftan ayrılır ayrılmaz ya da tahtaya döndüğünde , çocuklar yine eski davranışlarına yönelirler.
Öğretmenler geleneksel güç dili olan ;       “ denetim, yönlendirme, cezalandırma, gözdağı verme, sınırlar koyma, zorlama, kuralları hatırlatma, sert olma, kınama , emir verme, isteme vb.” disiplin sözcükleri yerine ;
“ sorun çözme, etkilenme, yüzleşme, işbirliği yapma, ortak bir amaçta birleşme, birlikte karar verme, öğrencilerle çalışma, karşılıklı anlaşmalar yapma, gereksinimleri karşılama, bir anlaşmaya varmak için tartışma, bir işi sonuçlandırma” gibi yeni deyişleri kullanmalıdır.
Öğretmen ve öğretim ile ilgili çok kişi tarafından kabul edilmiş yaygın inançlar vardır:
Bunlar ;
İyi öğretmen sakindir, telaşlanmaz, sinirlenmez. Her zaman soğukkanlıdır ve aşırı duygularını göstermez.
İyi öğretmen önyargılı ve yanlı değildir. Bütün öğrencilere eşit davranır. Cinsiyet ayırımı yapmaz.
İyi öğretmen gerçek duygularını denetler ve öğrencilere göstermez.
İyi öğretmen bütün öğrencileri aynı biçimde kabullenir. İyi öğretmenin her zaman gözde öğrencileri yoktur.
İyi öğretmen coşkulu, uyarıcı ve özgür bir öğretim ortamı yaratır, ama yine de bu ortamı her zaman düzenli tutar.
İyi öğretmen her şeyden önce tutarlıdır. Değişmez, unutmaz, çok neşeli ya da asık suratlı değildir ve hata yapmaz.
İyi öğretmen her sorunun yanıtını bilir. Öğrencilerden daha akıllıdır.
İyi öğretmenler birbirlerine destek olur, kendi duyguları, değer yargıları ve inançlarından etkilenmeden öğrencilerine karşı “birleşik cephe” oluşturur.
Öğretmenler , öğrencileri ile iyi ilişkiler kurduklarında, rolden role geçmelerine, sert davranmalarına, insanüstü ve erdemli kişiliklere bürünmelerine gerek yoktur. Öğrencileri  ile ilişkileri iyi olmadığı zaman, en iyi öğretim tekniklerinin bile yararsız olduğunu göreceklerdir.
Öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişki ;
Açıklık
Önemsemek
Birbirine gereksinim duymak
Birbirlerinden ayrı olmak
Gereksinimleri karşılıklı olarak giderebilmek
Özelliklerini içerirse , iyi bir öğretmen – öğrenci ilişkisi kurulmuş olur.
Övgü Nerelerde Yanlıştır ?
Öğrenci, davranışından ve kendisinden memnun değilse, sorunu varsa, övmeyi ya kulak ardı eder, ya öğretmenin kendini anlamadığını düşünür, ya da kendinde var olan aşağılık duygusu güçlenir.
Öğretmen , öğrencinin davranışına karşı doğal ve ani bir sözlü tepki verirse ve bu tepki öğretmen – öğrenci ilişkisindeki sorunsuz bölgede ise övgü bir engel olmayabilir.
Övgü, öğretmen tarafından bilinçli bir biçimde , öğrencinin davranışını değiştirmek amacıyla yapılıyorsa, öğrencinin övmeyi yapmacık ve yönlendirici bulması ve öğretmenin gereksinimlerini karşılamak için kullandığını algılaması doğaldır. “ her zaman böyle davranmamı istediğiniz için  beni övüyorsunuz”
Sınıfta bir ya da birkaç öğrencinin övülmesi, diğer öğrenciler için olumsuz değerlendirme olarak kabul edilir. Devamlı övgü almaya alışmış bir öğrenci bile, övülmediği zaman olumsuz değerlendirildiği duygusuna kapılabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder