14 Ağustos 2013 Çarşamba

AP Azınlık Hükümeti ve 12 Eylül Darbesi:

 
Süleyman Demirel daha önceki MC tecrübelerinden yola çıkarak “Azınlık Hükümeti” kurmak için MSP ve MHP’den güvenoyu istedi. Onlar da “Ecevit’i istifaya zorlayan anarşi, terör ve ekonomik bunalımların altından AP azınlık hükümeti kalkamaz ve CHP gibi başarısız olur. Bu fırsatı ona vererek siyasi istikbalini söndürelim. Bu Demirel’den başka şekilde kurtulamayız” düşüncesi ile hükümete girmeden parlamento desteği vermeyi kabul ettiler. Böylece Süleyman Demirel 12 Kasım 1979’da AP azınlık hükümetini kurdu. Bu hükümet 12 Eylül 1980 ihtilaline kadar tam 9 ay görev yaptı.
AP azınlık hükümeti 25 Kasım 1979’da güvenoyu alarak görevine başladı. AP azınlık hükümeti DPT’nin başına Turgut Özal’ı getirdi ve almış olduğu 12 Ocak 1980 Ekonomik kararları ile 100 gün içerisinde enflasyonu kontrol altına aldı ve yoklukları, kuyrukları ve kıtlıkları kaldırdı. Buna karşın Ocak ayı içinde TSK tarafından ordu adına Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’e “Anayasal Kuruluşların bir araya gelmeleri için” bir uyarı mektubu verildi. Cumhurbaşkanı bu mektup ile ilgili olarak Başbakan Süleyman Demirel’i kabul ederek bilgi istedi. Demirel mektubun muhatabının kendisi olamayacağını ifade ederek kabul etmedi. Henüz bir aylık bir hükümetin hiçbir meseleden sorumlu tutulamayacağını belirtti.
1980 yılında da anarşi ve terör can almaya devam etti. Eski başbakanlardan Nihat Erim, Tekel Bakanı MHP’li Gün Sazak ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türker gibi önemli kişiler suikastlarla öldürüldü.
Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün görev süresi dolunca Süleyman Demirel vekâleten İhsan Sabri Çağlayangil’i teklif etti ve meclis kabul etti. 114 tur oylama yapılmasına rağmen yeni Cumhurbaşkanı seçilemedi. Meclis ve AP hükümeti içerden dışardan sıkıştırılmaya çalışılınca Demirel meclisten güvenoyu istedi. 2 Temmuz 1980 tarihinde yapılan Güven Oylamasında 214 ret oyuna karşı 227 oy ile güven tazeleyerek bir takım oyunları boşa çıkardı. CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit ile anlaşarak “Erken Seçim” yapılması ve yeni Cumhurbaşkanının bu yeni meclis tarafından seçilmesini önerdi ise de kabul ettiremedi. Bülent Ecevit bir türlü diyaloga yanaşmıyordu. Cumhurbaşkanı vekili İ. Sabri Çağlayangil’in liderleri bir araya getirerek çözüm araması da fayda vermedi. Anarşi ise gittikçe tırmanıyordu. MSP’nin Konya’da yaptığı miting ve çıkan olaylar da işin tuzu biberi oldu. Ordu “Anarşi ve İrtica” bahanesi ile 12 Eylül 1980 tarihinde darbe yaparak meclise el koydu.
12 Eylül Askeri hareketi AP Hükümetinin görev yapmasına ve çalışmasına engel oldu. Anayasa’yı yürürlükten kaldırdı. Meclisi kapattı. Partileri, Sendikaları, Dernek ve Vakıfları kapatarak çalışmalarına son verdi. AP Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı 11 Eylül gecesi evinden alarak Çanakkale’de bulunan Hamzakoy’a sürgüne gönderdi. Ekim 1981’de AP kapatıldı ve mal varlıklarına el konuldu ve hazineye devredildi.
Türk siyasi hayatına 1946 yılında başlayan DP’nin devamı olan AP’de askeri bir darbe ile siyasi hayattan uzaklaştırıldı. Bunun tek bir sebebi vardı. O da DP’nin devamı olması idi. Anarşi, Terör ve Ekonomik istikrarsızlık olsaydı CHP yüz defa daha ihtilali hak etmişti. Ama O Cumhuriyetin kurucusu ve Atatürk devrimlerinin muhafızı olduğu için ihtilalciler devamlı onu korunmuşlar, hatta ihtilali “Atatürk İlke ve İnkılâplarını ihlal etmek, devrimlerden uzaklaşmak ve Atatürkçü yoldan ayrılmak” bahanelerine bina edilmiştir. Bunun suçlusu da elbette CHP değil, DP ve AP olacaktı. Bunun için darbeler AP’yi iktidardan uzaklaştırmak için yapılacaktı. Ve öyle oldu.
AP daima Demokrat Parti’nin (DP) devamı olduğunu vurguladı ve adaylarını hep Demokratları aday gösterdi. Menderes’e ve icraatlarına daima sahip çıktı ve felsefesini savundu. Sağ kanatta bulunan Nurcuları ve cemaatleri savunduğu için liberaller ve Atatürkçüler tarafından devamlı tenkide uğradı.
Atatürkçü CHP’liler ve ihtilalciler DP’yi bölmek için Milliyetçi ve dindar görünen Fevzi Çakmak ve arkadaşlarına Millet Partisi’ni (MP) kurdurarak DP’yi siyasi olarak bölmeye çalıştıkları gibi cemaatlerin, tarikatların ve dindarların oylarını AP’den koparmak için Erbakan’a MSP’yi kurdurmuşlardır. MP Daha sonra 1960 darbesinin baş mimarı olan Alparslan Türkeş tarafından Milliyetçi Hareket Partisi’ne (MHP) dönüştürüldü ve milliyetçilerin oyları AP’den kopartıldı. Aynı şekilde 12 Mart Muhtırası sonrası ihtilalci Muhsin Batur ve Turgut Sunalp tarafından Erbakan İsviçre’den getirilerek dindar görünümlü siyasal İslamcı MSP kurdurulmuştur. Bu defa cemaat ve tarikatçıların oyları AP’den MSP’ye yönlendirilmiştir. Ayrıca DP ve AP’nin açtığı İmam-Hatip Liseleri, İslam Enstitüleri ve Kur’an Kurslarında okuyanlar siyaseten kasıtlı olarak MSP’ye yönlendirilmiş ve din siyasete alet edilmiştir. Bu da yine Atatürkçü ihtilalcilerin CHP’yi iktidar yapmak için kurdukları planın bir parçasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder