Edilgen Dinleme ( Sessizlik)
Sessizce dinleme gerçekte kabul etmeyi gösterir. Sessizlik – “Edilgen Dinleme” – öğrenciye gerçekten kabul edildiğini duyumsatan ve sizinle daha fazla paylaşması için onu yüreklendiren çok güçlü bir sözsüz iletidir. Hep konuşan siz olursanız, öğrenci kendisini rahatsız eden şeyleri anlatma fırsatı bulamaz.
Kabul Ettiğini Gösteren Tepkiler
Sessizlik, iletişim engelini ortadan kaldırmakla birlikte, sık yinelendiğinde öğrencinin iletilerinin kabul edilmediği izlenimini uyandırır. Sessizlik , her zaman anlatana gerçekten tüm dikkatinizi verdiğinizi kanıtlamaz. Bu nedenle dinlerken, özellikle duraklamalarda, onu gerçekten dinlediğinizi göstermek için sözlü ya da sözsüz belirtiler vermeniz son derece yardımcı olacaktır. Bunlara kabul tepkileri diyoruz. Baş sallamak , öne eğilmek, gülümsemek, kaşını çatmak ve başka davranışlar uygun olarak yapılırsa, onu gerçekten dinlediğiniz iletisi verirler.
Kapı Aralayıcı İletiler
Öğrenciler, bazen daha çok konuşmak, derine inmek ve başlamak için bile ek yüreklendirme beklerler. Bu iletilere “kapı aralayıcılar” denir. Örnek :
“ Bu konuda konuşmak ister misin?”
“ Bu konuda daha fazla bir şey söylemek ister misin ?”
“ Söylediklerin çok ilginç”
Bu iletilerin, sonu açık sorular ve düz tümceler olduğuna dikkat edin. Hiçbiri söylenenle ilgili bir değerlendirme içermemektedir.
Etkin Dinlemenin Gereği
Sessizlik, kabul ettiğini gösteren tepkiler ve kapı aralayıcıların kullanılmasında sınırlamalar vardır. Karşılıklı etkileşime olanak vermezler. Tüm işi konuşan yapar. Konuşan , dinleyenin yalnızca dinlediğini bilir, anlayıp anlamadığını hiçbir şekilde öğrenemez.
Etkin Dinlemenin Gereği
Sessizlik, kabul ettiğini gösteren tepkiler ve kapı aralayıcıların kullanılmasında sınırlamalar vardır. Karşılıklı etkileşime olanak vermezler. Tüm işi konuşan yapar. Konuşan , dinleyenin yalnızca dinlediğini bilir, anlayıp anlamadığını hiçbir şekilde öğrenemez.
Öğretmenler Sorun Kendilerinde İken Ne Yapabilir?
Sorunun kendilerinin olduğunu anlatan ipucları kırgınlık, can sıkıntısı, dikkatin dağılması, yılgınlık, küskünlük, sinirliliktir. Bu içsel duyguların fiziksel belirtileri de gerginlik , baş ağrısı ve mide rahatsızlıklarıdır.
Öğretmen sorunlarına örnek olarak:
Bir öğrenci sırasının üzerini kazır
Bir öğrenci ile konuşurken ötekiler araya girer.
Bir öğrenci sürekli geç gelerek dersi böler.
Bir öğrenci sürekli arkadaşlarından yakınarak sürekli zamanını alır.
Birkaç öğrenci dersi bölecek kadar yüksek sesle tartışır.
Öğrenciler çöplerini yerlere atarlar.
Öğretmenler , bunun gibi yüzlerce öğrenci davranışıyla karşılaşırlar. Hiçbir öğretmen dersinin bölünmesini, sözünün kesilmesini, kirli bir ortamda ders yapmayı istemez; çünkü öğretmenlerde insandır ve bu davranışlar onların doğal gereksinimlerine ters düşer. Öğrencilerin bu tip davranışları, öğretmenlerin davranış penceresinin “kabul etmeme” alanındadır.
Bu tablo öğretmenlere, öğrenci sorunlarını çözme ile öğrencilerin öğretmenlerde yarattıkları sorunları çözme davranışlarının birbirlerinden tümüyle ayrı olduğunu ve ayrı yaklaşımlar gerektirdiğini gösterir. Buna göre :
Her şeyden önce öğrencinin davranışı “davranış penceresi” nin doğru bölümüne yerleştirilmelidir.
Öğrencinin davranışı “sorun öğrencinin” alanındaysa, öğretmenin Etkin Dinleme uygulayarak danışmanlık yapması uygundur.
Öğrencinin davranışı “sorun öğretmenin” alanındaysa, Etkin Dinleme hem yararsız hem de yapay olacaktır.
Sen İletileri Neden Yanlıştır ?
Örnek:
Dersi ilk anlatışta anlayan bir öğrencinin anlamayanlar için yapılan tekrar sırasında can sıkıntısından öğretmeni rahatsız ettiğini varsayalım. Öğretmen bu engelleme sonucu, kendinde oluşan duyguları içinde saklayıp konuşursa bir kodlama yapacak ve dili “sen”li olacaktır: “Terbiyesizlik ediyorsun”
Eğer duygularını açıklayarak konuşursa ben diliyle konuşmuş olacaktır: “Çok rahatsız oldum”
Sen –iletileri öğrenciyi olumsuz yargılayan,
Ben – iletileri ise öğretmenin sorun karşısındaki duygularını dile getiren iletilerdir.
Ben – İletileri Neden Etkilidir ?
Ben – iletilerini gönderen öğretmen, kendi duygularının bilincinde olmak için önce kendini dinleme ve duygularını tüm açıklığı ile öğrencileriyle paylaşma yükümlülüğü taşır.
Ben – iletileri , davranışının yükümlülüğünü öğrencide bırakır. Aynı zamanda Ben –iletileri , Sen – iletileriyle birlikte gelen olumsuz etkileri içermez ve öğrenciyi kızgın, kinli, hırçın değil, yardımcı ve düşünceli olmada özgür bırakır.
Etkili Ben – İletisinin Üç Önemli Ölçütü Vardır:
Öğrencinin davranışını değiştirme olasılığı yüksektir.
Öğrenci ile ilgili çok az olumsuz değerlendirme içerir.
İletimi zedelemez.
Ben – iletileri öğretmenleri, saydam, dürüst, öğrencilerin kendileri ile anlamlı ilişkiler kurabilecekleri gerçek kişiler olarak gösterir ve yakınlığın gelişmesine yardım eder.
Ben – İleti Cümleleri Nasıl Kurulur ?
Birinci öğe sorun yaratan davranışın tanımlanmasıdır.
Her şeyden önce öğrenciler bu iletiden öğretmene neyin sorun olduğunu anlamalıdır. Öğrenci , öğretmeninin kendisi ile neden yüzleştiğini kestirmek zorunda kalmamalıdır. Böyle olursa ileti etkisini yitirir. Kabul edilmezliği suçlamayan, yargılamayan türde tanımlamak, Ben – iletisi için iyi bir başlangıçtır.
Ben – iletisinin ikinci öğesi öğrencinin kabul edilemeyen davranışının öğretmen üzerindeki kesin, gerçek ve somut etkisinin ona söylenmesidir: “Sen kapıyı kilitlemeyince ( yargılamayan tanımlama) , bazen eşyalarım çalınıyor...” (Somut etki)
“Siz dersten önce tahtayı temizlemeyince (yargılamayan tanımlama) ben çok zaman yitiriyorum...”(Somut etki)
Somut etki açıkça söylenmezse, çocuk bunu tam olarak algılayamayacağı için Ben – iletisi başarısız olur.
Ben – iletisinin üçüncü öğesi duyguların dile getirilmesidir:
“Sen ayaklarını sıranın dışına çıkarınca (davranışın tanımı), arada yürürken onlara
takılabilirim (somut etki) ve düşüp bir yerimi kırabilirim
diyekorkuyorum(duygu).”Öğretmen burada davranışın olası etkisini söylüyor ve ortaya çıkardığı korku duygusunu dile getiriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder