“Dershanelerin kapatılması” muamması
Eğitim sisteminde son yıllarda âdeta “suçlu” ilân edilen üniversite hazırlık dershaneleri ile ilgili tartışmalar sürüyor. Aslında ülkenin dört bir yanında dershanelerin sayısının lise sayısından fazla olması, Millî Eğitim Bakanı Avcı’nın “okullar yetersiz ve verimsiz” sözüyle ikrar ettiği başarısızlığın sonucu.
Bakan, daha önce bu yasama yılının başında yapılacak düzenleme ile yasadan “dershane” tanımının çıkarılıp, dershanelerin özel okula dönüştürüleceğini söylemişti. Peşinden yasadan “dershane” tanımının çıkarılmasıyla, “dershane” adıyla herhangi bir eğitim merkezi kurulamayacağı kanunî zorunluluğuna karşı, bu kez dershanelerin isim değiştirerek “etüt merkezi”, “kurs” ya da “eğitim danışmanlığı merkezi” adı altında hizmet vermesinin söz konusu olacağını söyledi. Bu durum kafaları daha da karıştırdı.
Bakanlığın yaptığı bir araştırmaya atıfta bulunan Bakan’ın, dershanelerin yüzde 55’inin özel okula dönüşmeyi istediği ifâdesine karşı, mevcut haliyle özel okula dönüştürülecek dershane sayısının yüzde 20’yi -yaklaşık 700’ü- bile bulamayacağı gerçeği, bir diğer problem olarak duruyor.
Hülâsa, her gelen bakanla değiştirilen ve âdeta günâh keçisi haline getirilen ortaöğretime geçiş sınav modeliyle daha da belirsizliğe itilen yeni “eğitim sistemi”yle dershaneler tam bir muammaya dönüşmüş. Hâlâ yüz binlerce öğrencinin devam ettiği dört bin dershanenin akıbetinin ne olacağı sorusuna doğru dürüst bir cevap verilmiş değil…
BELİRSİZLİK VE TEDİRGİNLİK SÜRÜYOR
İşin asına bakılırsa, Başbakan’ın 2012-2013 eğitim yılında “dershanelerin kapatılacağı” ve fizikî şartları uygun olanların özel okula dönüşebileceği yönündeki çıkışının, çöken eğitim sistemine karşı toplumun ağzına bir parmak bal çalmaktan ibâret kaldığı, öncelikle iktidar partisindeki farklı görüş ve itirazlarla açığa çıkıyor.
En son dershanelerin kapatılması konusunda kararlı olduklarını vurgulayan Millî Eğitim Bakanı, özel okula dönüştürme konusunda çalışmaların sürdüğünü ve Meclis’in açılması ile düzenlemeye gidebileceklerini söylerken; Başbakan Yardımcısı Arınç’ın ardından AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in Bakan’ın aksine “dershaneleri kapatma kararının ne Bakanlar Kurulu, ne de Meclis gündeminde olduğu” ifade edip, “Dershaneler kapatılmadı. Bazı istismarcılar, sanki dershaneler kapatılmış gibi bir hava vererek vatandaşı kandırabilir” diye konuşması dikkat çekici.
Bir diğer çarpıcı husus, birçok dershanenin özel okul olabilecek şartlara sahip olmadığını nazara veren dershane yöneticilerinin dershanelerin kapatılması için sınavların da kaldırılması gerektiğini, ancak kapatılma durumu olursa dershane ismini değiştirip ‘özel etüt merkezi’ adı altında faaliyetlerini sürdürebileceklerini ileri sürmeleri. Ve özel ders veren “eğitim merkezi” ya da “etüt merkezleri”nin mevcut dershane sisteminden daha pahalı olacağını söylemeleri.
Bu arada partinin yaptırdığı kamuoyu yoklamalarında da bu gerçek ortaya çıkıyor. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da, Başbakan’ın çıkışının teviline ve revizyonuna gidilmeye çalışılıyor. Ne var ki “çözüm” olarak önerilen “yeni sistem” de kendi içinde çelişkiler taşıyor…
Özetle, eğitim uzmanları, pedagoglar, eğitimci sendikaları ve dershaneciler, sistemin işlemeyeceği görüşünde hemfikir. Liselere yerleştirmede etkili sınav sayısının arttırılmasının, kapatılması yönünde çalışma yapılan dershanelere olan talebi daha da çoğaltacağını bildiriyorlar.
“Okul bağımlılığıyla sınavların kaldırılması” vaadine ve “ölçme sınavı”na karşı “merkezi ve yine sıralamaya dayalı sınav bağımlılığı” getiren yeni değişikliğin ağır okul sorumluluğuna sınav stresini de ekleyeceğini, sürekli kaygı altındaki öğrencilerin psikolojilerini ve sosyo-duygusal gelişimini bozacağını bildiriyorlar…
Gelinen noktada seviye belirleme sınavının (SBS) 1’den 36’ya çıkmasıyla zaten çocuklar âdeta kobay yerine konulmuş. Belirsizlik ve tedirginlik devam ediyor…
DERSHANELERE İHTİYAÇ ARTIYOR
Ve ilginç olan, kimse deshanelerin kapanacağını önemsemiyor. Bakan’ın, ortaöğretime geçiş sisteminde yapılan değişiklikle dershanelerin kapanma sürecine gireceği demecine rağmen, yeni kayıtlara devam eden dershanelerin yeni sınav sistemine entegreye hazırlanmaları, bunun göstergesi. (Milliyet, 6 .10.13)
Keza “Bakanlığın yaptığı değişikleri biz de dershanelerimizde uyguluyoruz” diyen Özel Dershaneler Birliği Derneği (ÖZDE-BİR) Başkanı Faruk Köprülü’nün, dershanelerin “yeni sistem”e göre hazırlandığını, din kültürü ve ahlâk bilgisi dersi ile ilgili yeni müfredat oluşturulacağı misaliyle anlatması, bunun ifâdesi.
Tesbit şu ki, eğitim sisteminin temel sorunlarını çözmede politikalar geliştirmeyen Millî Eğitim Bakanlığı’nın her gelen bakanla sürekli sınav sistemiyle oynaması ve eğitim sistemine destekle Anadolu çocuklarının üniversite kapılarını aralamasına fırsat sunan dershaneleri kapatmaya uğraşması, sorunu daha da çıkmaza sokuyor. Problemleri daha da ağırlaştırıp içinden çıkılmaz hale getiriyor…
Zira mevcut eğitim sisteminde, dershaneler sadece öğrenciyi sınava hazırlamakla kalmıyor, yıl içindeki derslerine de katkı sunuyor. Bunun içindir ki, öğrencileri hem sınava, hem de sene içi derslerine hazırlayan dershanelere ihtiyaç artıyor…
Bakan, daha önce bu yasama yılının başında yapılacak düzenleme ile yasadan “dershane” tanımının çıkarılıp, dershanelerin özel okula dönüştürüleceğini söylemişti. Peşinden yasadan “dershane” tanımının çıkarılmasıyla, “dershane” adıyla herhangi bir eğitim merkezi kurulamayacağı kanunî zorunluluğuna karşı, bu kez dershanelerin isim değiştirerek “etüt merkezi”, “kurs” ya da “eğitim danışmanlığı merkezi” adı altında hizmet vermesinin söz konusu olacağını söyledi. Bu durum kafaları daha da karıştırdı.
Bakanlığın yaptığı bir araştırmaya atıfta bulunan Bakan’ın, dershanelerin yüzde 55’inin özel okula dönüşmeyi istediği ifâdesine karşı, mevcut haliyle özel okula dönüştürülecek dershane sayısının yüzde 20’yi -yaklaşık 700’ü- bile bulamayacağı gerçeği, bir diğer problem olarak duruyor.
Hülâsa, her gelen bakanla değiştirilen ve âdeta günâh keçisi haline getirilen ortaöğretime geçiş sınav modeliyle daha da belirsizliğe itilen yeni “eğitim sistemi”yle dershaneler tam bir muammaya dönüşmüş. Hâlâ yüz binlerce öğrencinin devam ettiği dört bin dershanenin akıbetinin ne olacağı sorusuna doğru dürüst bir cevap verilmiş değil…
BELİRSİZLİK VE TEDİRGİNLİK SÜRÜYOR
İşin asına bakılırsa, Başbakan’ın 2012-2013 eğitim yılında “dershanelerin kapatılacağı” ve fizikî şartları uygun olanların özel okula dönüşebileceği yönündeki çıkışının, çöken eğitim sistemine karşı toplumun ağzına bir parmak bal çalmaktan ibâret kaldığı, öncelikle iktidar partisindeki farklı görüş ve itirazlarla açığa çıkıyor.
En son dershanelerin kapatılması konusunda kararlı olduklarını vurgulayan Millî Eğitim Bakanı, özel okula dönüştürme konusunda çalışmaların sürdüğünü ve Meclis’in açılması ile düzenlemeye gidebileceklerini söylerken; Başbakan Yardımcısı Arınç’ın ardından AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in Bakan’ın aksine “dershaneleri kapatma kararının ne Bakanlar Kurulu, ne de Meclis gündeminde olduğu” ifade edip, “Dershaneler kapatılmadı. Bazı istismarcılar, sanki dershaneler kapatılmış gibi bir hava vererek vatandaşı kandırabilir” diye konuşması dikkat çekici.
Bir diğer çarpıcı husus, birçok dershanenin özel okul olabilecek şartlara sahip olmadığını nazara veren dershane yöneticilerinin dershanelerin kapatılması için sınavların da kaldırılması gerektiğini, ancak kapatılma durumu olursa dershane ismini değiştirip ‘özel etüt merkezi’ adı altında faaliyetlerini sürdürebileceklerini ileri sürmeleri. Ve özel ders veren “eğitim merkezi” ya da “etüt merkezleri”nin mevcut dershane sisteminden daha pahalı olacağını söylemeleri.
Bu arada partinin yaptırdığı kamuoyu yoklamalarında da bu gerçek ortaya çıkıyor. Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da, Başbakan’ın çıkışının teviline ve revizyonuna gidilmeye çalışılıyor. Ne var ki “çözüm” olarak önerilen “yeni sistem” de kendi içinde çelişkiler taşıyor…
Özetle, eğitim uzmanları, pedagoglar, eğitimci sendikaları ve dershaneciler, sistemin işlemeyeceği görüşünde hemfikir. Liselere yerleştirmede etkili sınav sayısının arttırılmasının, kapatılması yönünde çalışma yapılan dershanelere olan talebi daha da çoğaltacağını bildiriyorlar.
“Okul bağımlılığıyla sınavların kaldırılması” vaadine ve “ölçme sınavı”na karşı “merkezi ve yine sıralamaya dayalı sınav bağımlılığı” getiren yeni değişikliğin ağır okul sorumluluğuna sınav stresini de ekleyeceğini, sürekli kaygı altındaki öğrencilerin psikolojilerini ve sosyo-duygusal gelişimini bozacağını bildiriyorlar…
Gelinen noktada seviye belirleme sınavının (SBS) 1’den 36’ya çıkmasıyla zaten çocuklar âdeta kobay yerine konulmuş. Belirsizlik ve tedirginlik devam ediyor…
DERSHANELERE İHTİYAÇ ARTIYOR
Ve ilginç olan, kimse deshanelerin kapanacağını önemsemiyor. Bakan’ın, ortaöğretime geçiş sisteminde yapılan değişiklikle dershanelerin kapanma sürecine gireceği demecine rağmen, yeni kayıtlara devam eden dershanelerin yeni sınav sistemine entegreye hazırlanmaları, bunun göstergesi. (Milliyet, 6 .10.13)
Keza “Bakanlığın yaptığı değişikleri biz de dershanelerimizde uyguluyoruz” diyen Özel Dershaneler Birliği Derneği (ÖZDE-BİR) Başkanı Faruk Köprülü’nün, dershanelerin “yeni sistem”e göre hazırlandığını, din kültürü ve ahlâk bilgisi dersi ile ilgili yeni müfredat oluşturulacağı misaliyle anlatması, bunun ifâdesi.
Tesbit şu ki, eğitim sisteminin temel sorunlarını çözmede politikalar geliştirmeyen Millî Eğitim Bakanlığı’nın her gelen bakanla sürekli sınav sistemiyle oynaması ve eğitim sistemine destekle Anadolu çocuklarının üniversite kapılarını aralamasına fırsat sunan dershaneleri kapatmaya uğraşması, sorunu daha da çıkmaza sokuyor. Problemleri daha da ağırlaştırıp içinden çıkılmaz hale getiriyor…
Zira mevcut eğitim sisteminde, dershaneler sadece öğrenciyi sınava hazırlamakla kalmıyor, yıl içindeki derslerine de katkı sunuyor. Bunun içindir ki, öğrencileri hem sınava, hem de sene içi derslerine hazırlayan dershanelere ihtiyaç artıyor…
Eğitimin kötü olup dersanelere ihtiyaç duyulan sistemlerde dersaneler arası ticari rekabette kaçınılmaz olarak gelinecek nokta şüphe,şaibe, içsel bilgiye erişim, etik ve yasa dışıliktir. Her sınav türü ve döneminde benzer konular toplumu yormaktadır. Çözüm tüm eğitim alanlarında köklü düzenlemeler ve dersanelerin kapatılmasıdır.
YanıtlaSilFethi Yılmaz yazdı 04.03.2019
Tıpta Uzmanlık Sınavı sonrasında ÖSYM’nin soruları ve cevap anahtarını yayımlamadan önce sınav soruları sosyal medyada yer aldı. 24 Şubat 2019 Pazar günü gerçekleşen Tıpta Uzmanlık Sınavı öncesinde soruların Whatsapp gruplarında paylaşıldığı iddia edilirken, TUS sorularının çalındığı tartışmaları gündeme gelmişti.Sınav sorularının çalındığı iddiaları üzerine ÖSYM açıklama yaptı. TUS soruları ve cevap anahtarının çalındığı iddialarının odağındaki TUSDATA isimli dershane de konuyla ilgili açıklama yaptı. TUS’a giren doktorların Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne yaptıkları şikayetler ve söyledikleri, “sınav soruları çalındı mı” sorularını kuvvetlendirdi. Sınava giren bir doktor konuyla ilgili, "Bugün TUS dershanesine gitmeden başarı elde etmek çok zor” dedikten sonra, “Sızıntı iddiasının odağındaki TUS dershanesinin sınav öncesi 50 kişilik özel gizli grup oluşturduğunu ileri sürülüyor. Sınav soruları derece yapmaları için bu özel gruba verildi iddiası var. Bir de yüzde 98 soru tutturma, çıkan tüm sorulara referans spot bilgi paylaşımı sızıntı ihtimalini kuvvetlendiriyor. Binlerce tıp doktorunun emeğinin çalınmasına sessiz kalınmamalı” iddialarında bulunmuştu. Konuyla ilgili sosyal medyada ve farklı mecralarda da iddialar dile getirilmesi üzerine, TUSDATA sınava giren hocalarının soruları ezberledigini ifade etmişti. CİMER’e yapılan şikayete ÖSYM Hukuk Müşavirliği yanıt vermişti. ÖSYM açıklamasında, TUSDATA’nın “soruları ezberledik” şeklindeki açıklamasına yer verdi ve sorular ÖSYM'den iki gün erken açıklandığı için telif hakkı konusunda yasal işlem başlatılacağı ifade edildi.
ÖSYM Başkanlığı Hukuk Müşavirliği CİMER’e yapılan şikayete şöyle yanıt vermişti: ÖSYM tarafından gerçekleştirilen sınavlarda, sınavlara giren bazı adaylarca sınav esnasında sorular ezberlenerek (bazen farklı adaylarca sınav esnasında ezberlenen sorular sınavdan sonra bir araya getirilerek) sınav sonrasında facebook, twitter, instagram, whatsapp, youtube gibi sosyal medya platformları üzerinden paylaşılabilmektedir.
Orijnaline en yakın şekilde çıkartarak soruları sınav bittikten sonra whatsapp üzerinden paylaştıkları açıkça ifade edilmiştir.Telif hakkı Başkanlığımıza ait olan sınav soru ve cevaplarının 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa aykırı olarak Başkanlığımızın yazılı izni olmaksızın yayınlanması suç olduğundan sınav sonrasında soruları izinsiz yayınlayan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulmakta ve aynı zamanda erişimin engellenmesi kararı verilmesi, Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliğinden talep edilmektedir.ilgili kişi ve kurumlar hakkında gerekli yasal işlemler başlatılmıştır.”
2019-TUS sorularının sızdırıldığı iddiaların merkezinde olan TUSDATA’nın kurucuları arasında yer alan Uzman Doktor Sami Selçukbiricik’in bağlantıları da dikkat çekiyor. Uz. Dr. Sami Selçuk Biricik, kurucu olmasının yanı sıra, çeşitli illerde yapılan TUSDATA seminerlerine konuşmacı olarak katılıyor ve DUSDATA sitesinde yazarlık yapıyor İstanbul’da İskenderpaşa Cemaati’nin lideri Muhammed Nureddin Coşan’ın vakfettiği “Asfa Eğitim Vakfı" yönetim kurulunda, TUS sorularını sızdırdığı öne sürülen TUSDATA’nın kurucusu Uz.Dr.Sami Selçukbiricik’in adı da geçiyor. Sami Selçukbiricik, Özel Asfa Ferda Koleji Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı.
Türkiye geçmişte ÖSYM sınav hırsızlıklarıni geçmişte çok yaşadı. Dün FETÖ’nün yaptığı sınav hırsızlıklarının sonucunda Türkiye hala bedel öderken bugün devlete yerleştirilen başka cemaatler üzerinden yine aynı iddiaların konuşulması “Ne zaman ders alacağız” sorularını da beraberinde getiriyor.Fethi Yılmaz Odatv.com